Yazar Isabel Wilkerson, kişisel trajediyle uğraşırken bir yandan da Caste: The Origins of Our Discontents’ı yazarken küresel bir araştırma ve keşif yolculuğuna çıkıyor. Trayvon Martin cinayetinin ardından bir yazara danışan Wilkerson, önyargının tek belirleyicisinin ırk olmadığını fark etmeye başlar. Örneğin Hindistan’da herkes aynı “ırk”tandır ancak kast sistemine dayalı ayrımcılık hâlâ mevcuttur. Avrupalı Yahudiler bazı bölgelerde “beyaz” olarak görülüyordu, ancak Nazi Almanya’sında yok edilmesi gereken aşağı bir ırk olarak görülüyorlardı. Wilkerson Almanya’ya gidiyor ve arkadaşlarıyla kölelik ve Holokost arasındaki karşılaştırmalı kavramı tartışıyor: “fetih” ve “yıkım”.