2020 yılında vizyona giren Never Gonna Snow Again (Śniegu już nigdy nie będzie) isimli 4k film formatındaki yapım, Polonya – Almanya ortaklığında yapılmış olan bir komedi drama filmidir. Filmin yönetmen koltuğunda Małgorzata Szumowska ile Michał Englert isimli yönetmenler yer almıştır. Başrollerinde Alec Utgoff ve Maja Ostaszewska bulunmaktadır. Film, 77. Venedik Uluslararası Film Festivalinde ilk gösterimini gerçekleştirmiştir. Festivalde, birinci kategoride yarışmayı başarabilmiştir. En İyi Uluslararası Film ödüllerine girmeye hak kazanan Polonya filmi olmayı başarmış ve 93. Akademi Ödüllerine layık görülmüştür.
Ölüm ve hayat arasında gidip gelen bir komedi filmi olmasına rağmen Never Gonna Snow Again isimli film, izleyici üzerinde büyüleyici bir etki bırakan bir film. Szumowska ve Englert isimli yönetmenlerin hafif dokunuşları filmin hemen hemen her sahnesinde hissediliyor. Vermeer gibi adeta koridorların ve pencerelerin farklı boyutlarını gösterebiliyorlar. Karanlık ve aydınlık arasında dans eden göçmen masör Zhenia, Çernobil’in gölgelerinde doğmuş ve parmak uçlarının büyülü olduğu söylenen başarılı bir adamdır.
Halka karışmakta zorlanan ve toplumun dışında bir yaşam sürdüren Zhenia, Leh müşterileri arasında masaj yetenekleri sayesinde hızlıca bir ün kazanır. Ancak Szumowska ve Engerlt’in stereotipleri pek önemsemedikleri söylenemez. Yine de bunca stereotipe rağmen filmin tonu kesinlikle hiç kimseyi yargılamaz. Filmde gösterilen birçok şey gerçek hayatta birebir ve sürekli olan olaylardan alınmıştır. Bir savaş gazisinin sinirli olması bir stereotip olamaz. Alkolik bir anne ve evden uzağa düşmüş olan bir babanın büyüttükleri çocukların içine kapanık veya şiddete eğilimli olmalarının bir stereotip olduğu söylenemez. Filmin asıl büyüsü ise alaycı espri anlayışına yapılan dokunuşlardan geliyor: onur kırıcı dul bir kadının, soğuk ve uzak olan ancak buna rağmen okul korosunda bir melek gibi şarkı söyleyen oğluna gülmesi gibi.
Bu alaycı espri anlayışının içeriğinin ise her şey olduğunu söylemek doğru olur. Dünyanın kırılgan yapısı, önyargı gibi bir olgunun olmasının absürtlüğü, kaçınılmaz olan hastalık ve ölüm. Film, bu konuların hepsine değinmekten hiç çekinmeyerek cesur bir duruş sergiliyor.