19. yüzyılda, sert sömürge koşulları altında, Büyük Ada’da cüzzam salgını hızla yayıldığında, Yerli Hawaiililer bu tehdide karşı savaşmak için bir araya geldi. Hükümet enfekte kişileri izole ediyor ve onları sınır dışı etmeye başlıyor. Ancak bu eylem sosyal adaletsizliğin ve ayrımcılığın sembolü haline geliyor. Bu hastalığa yakalanan az sayıda insan, hükümetin bu otoriter kararına cesurca direniyor. Bu topluluk sadece kendi canını değil, kültürel kimliğini ve insanlık onurunu da korumak için mücadele ediyor. Direnişleri geçmişin acı anılarını hatırlatırken aynı zamanda dayanışmanın ve toplumsal bağların ne kadar güçlü olabileceğini de gösteriyor.