Genç bir kadının cesedi ıssız bir Tayland kıyısına vurunca, polis memuru Wu Jie kendini intiharın eşiğinde bulur ve kendi karanlık düşüncelerine gömülür. Cesedin üzerinde kesik bir parmak ve kayıp bir kalbin bulunması, görünüşte sıradan olan kazanın aslında korkunç bir cinayet olduğunu akla getiriyor. Sayıları giderek artan kayıp kadınlar karşısında Wu Jie, aklını başına toplar, içindeki şeytanları bir kenara iter ve deneyimsiz meslektaşlarıyla birlikte korkunç ipuçlarını ve güvenilmez kanıtları araştırır. Katilin tekrar saldırabileceğinin farkında olan Wu Jie, soruşturmaya her zaman bir su damlası gibi geri çekilen bir acı ve amansız gerilim dalgası verir. Bu atmosferik gerilim, Wu Jie’nin izleyicileri vahşi bir ava sürüklediği suç ve adaletsizliğin karanlık sularında yol alıyor.