Bu büyüleyici ve estetik açıdan canlandırıcı filmde, Avrupa sömürgeciliğinin çöküşü daha önce hiç bu kadar canlı ve estetik bir şekilde tasvir edilmemişti. Endonezya’nın bir adasındaki şeker kamışı tarlası sahibi, gece hizmetçisinin, sevgilisinin ve gayri meşru çocuğunun annesinin evini ziyaret ettikten sonra hayatını kaybetti. Ailesi, bir işçi ayaklanmasıyla ve onların varlığını gerçekten kabul etmeyen bir toplum ve yerle yüzleşmek zorunda kalır. Tatlı Rüyalar, tarihi kesinlikle dolaylı, meta bir perspektiften inceleyerek ahlaksız bir sömürü sistemini ustaca ve şık bir şekilde ortaya çıkarıyor. Bu ironik ve derin toplumsal gerilim, tuhaf ama olağanüstü bir film cevheri.